French Rivierası’ndaki bu küçük kasabanın bu kadar meşhur olması 1950’lere Brigitte Bardot’un plajlarında eğlenmeye başlamasına kadar dayanıyor. Ama şimdi paranın su gibi akıp gittiği küresel zenginlerin uğrak mekanı haline gelmiş veziyette. Bundan yerel halk bile rahatsız. Belediye meclis üyesi Verane Guerin, “Restoran, kafe, otellerin hepsi lüks gruplar tarafından satın alınıyor. Burası artık Saint-Tropez değil (Louis Vuitton çantalarının sahibi olan şirkete atıfta bulunarak) LVMH köyü oldu” diyor.
Harcama dökümü
Tabii bu kadar milyarderin uğradığı bu küçük sahil kasabası ‘iğrenç’ uygulamaları da beraberinde getiriyor. Bu uygulamaların en uç noktası restoranlarda yaşanıyor. Restoran işletmecileri kabul edecekleri müşterileri için bir ‘filtreleme’ yöntemi kullanıyor. Fransız Nice Matin gazetesinin haberine göre Saint-Tropez’de hemen hemen her restoranda bir yazılım kullanılıyor. Müşteri rezervasyon için aradığında, rezervasyon ismi soruluyor ve yazılıma ismi girilen kişinin harcama listesi bulunuyor. Eğer kabarık bir harcama listesi var ise rezervasyon kabul ediliyor ve bir masadan en az 5 bin euro garanti altına alınıyor. Eğer sisteme yazdığınız isme ait bir veri çıkmıyorsa, ‘kusura bakmayın ağustos sonuna kadar doluyuz’ deniliyor. Saint-Tropez Belediye Başkanı Sylvie Siri, ‘alçakça’ olarak nitelendirdiği uygulamanın maalesef doğru olduğunu dile getirdi.